Yılmaz Özdil Askerlerimizi Kim Zehirliyor? Sorusunu Cevaplıyor

Yılmaz Özdil Askerlerimizi Kim Zehirliyor? Sorusunu Cevaplıyor

Sözcü Gazetesi’nin başarılı yazarlarından Yılmaz Özdil, köşe yazıları ile gündemi sallamayı sürdürüyor. Bugünkü son yazısı ile Manisa’da 3000’in üzerinde askerin zehirlenmesiyle başlayıp, Kastamonu’da da görülen askerlerimizin zehirlenme olayını kaleme alan usta yazar, Askerlerimizi kim zehirliyor? diye soruyor..

GÜNCEL - 2017-06-20 15:51:49

İşte usta kalem Yılmaz Özdil'in sert bir dille eleştirip sorduğu o soru: Askerlerimizi Kim Zehirliyor?..

Fırınlarda fareler cirit atıyor.
Pastaneler hamamböceği dolu.
Tuvalette dondurma yapıyorlar.
Baklavaya antep fıstığı yerine ezilmiş bezelye koyuyorlar.
Kırmızı biberde kiremit tozu var.
Zeytini koyu siyah olsun diye ayakkabı boyasıyla yıkıyorlar.
Bayat tavuk beyaz görünsün diye klora batırılıyor.

Küflenmiş peyniri jel ile harmanlayıp, taze kaşar diye kakalıyorlar.
Lahmacunda yağ külü var.
Kemik öğütüp salam yapıyorlar.
Sosis horoz ibiğinden.
Dönerde bağırsak var.
Tavuk dönerinde deri var.
Kendisi zaten mikrop yuvası olan birbirinden cahil işçiler, kontrolsüz
yemek fabrikalarının mutfağında yatıyor, kazanlar leş.
Geçenlerde Türkiye Ziraatçılar Derneği ifşa etti, yoğurda domuz
kemiğinden yapılan jelatin katılıyor, yüzde yüz dana eti diye satılan
sucuklarda at ve eşek eti bulundu, sucuk-salam imalatında kullanılan
sarımsak kireç suyunda soyuluyor, tereyağına patates karıştırılıyor,
tulum peynirine nişasta koyuyorlar, sakatatı boyayıp hazır kıymaya
katıyorlar, çikolatalarda şekerlemelerde hayvan yemi var, kuru üzüm
daha dayanıklı olsun diye kurutulmadan mazota bulanıyor, zeytin
çabuk kararsın diye zeytin havuzlarına paslı demir atılıyor, kaçak
sigaralarda tütüne talaş ilave ediliyor.
Kakaolu fındık kremasında kakao yerine keçiboynuzu var.
Beyaz peynire parlaklık versin diye kireç katılıyor.
Peynir dedim aklıma geldi, elalemin ülkesinde köpek mamasını bile
ambalajda satıyorlar, bizim kahvaltıda çocuğumuza yedirdiğimiz peyniri
pazar tezgahında parmaklamayan kalmıyor.
Kepekli-çavdar denilen ekmeklere kakaoyla renk veriliyor.
Çiğ süte, daha fazla peynir elde etmek için şeker gübresi konuluyor,
sütün ekşimesini önlemek için hidrojen peroksit ve formaldehit
koyuyorlar, ekşimiş sütün ekşiliğini almak için soda, kostik ve
trisodyum sitrat koyuyolar, sütün öz yağı alınıyor, yağlı süt izlenimi
versin diye margarin katılıyor.
Zeytinyağına kanola karıştırılıyor, eskiden ucuz diye ayçiçeği yağı
karıştırılıyordu, şimdi daha ucuz diye kanola karıştırılıyor, yarın öbür
gün kullanılmış motor yağı karıştılırsa şaşma… Anca sabun üretiminde
kullanılan yüksek asitli yağlar, ısıl işlemden geçirilip natürel sızma
zeytinyağı diye satılıyor.
Arı görmemiş bal var!
Ticari glikozun içine biraz polen, biraz renklendirici ve esans ilave ediliyor, bal imal ediliyor. Petekli ballarda saf balmumumdan yapılmış
petek kullanılması gerekirken, çok daha ucuz olan petrol ürünü
mumdan petek kullanılıyor.
Bitkisel baharatların içine kurutulmuş ot karıştırılıyor.
Tahini soyayla yapıyorlar.
Kaçak çayı domuz kanıyla renklendiriyorlar.
Tarım Bakanlığı denetim sonuçlarını açıkladı… İstanbul'da bir börek
salonunda, kol böreğinde at eti çıktı. Bursa'da pidecide, eşek eti çıktı.
Denizli'de pidecide, bağırsak çıktı. Ankara'da köftecide, dana köfte
harcında tavuk ayağı çıktı. Kahramanmaraş'ta antep fıstığı ezmesinde
boya çıktı. Afyon'da sucukçuda tükrük bezi çıktı. Niğde'de bitkisel
doğal üründe ilaç çıktı! Mersin'de bitkisel doğal üründe ilaç çıktı!
Hatay'da zeytinyağcıda tohum yağı çıktı.
İstanbul'da bir pastane basıldı, çöpten topladıkları bayat ekmekleri
kurutup un haline getirdikleri, pasta ve kurabiye yaptıkları, hatta başka
pastanelere ucuz yollu sattıkları ortaya çıktı.
Aydın'da mübarek ramazan ayında sokak iftarlarının en büyük
tedarikçisi olan yemek fabrikasında, domuz eti çıktı.
*
Hal böyleyken…
Askerler yemekten zehirlendi, Türkiye ayağa kalktı, sabotaj mı var,
komplo mu, televizyonlarda endişeli tavırlarla tartışılıyor, acaba dış
güçler mi yapıyor, nasıl olur da askerler zehirlenir filan.
*
Kardeşim!
Danimarka'da mı yaşıyorsunuz?
Finlandiya mıdır burası?
*
Gıda sektöründe “merdivenaltı” tabir edilen, denetlenemeyen firma
sayısı 350 binden fazla bu ülkede, 350 binden fazla… Sahteci gıdada her yıl 12 milyar dolar dönüyor.
*
Normalde kanalizasyon inşaatı yapması bile sakıncalı tipler, yemek
fabrikası kuruyor, iktidardan adamını bulup kamu ihalesi kapıyor. 12
milyar dolardan pay almak için babasını doğrayıp kıymaya katacak
tipler “catering” işi yapıyor!
*
Kanser oluyoruz, kalp hastası oluyoruz, tansiyon, şeker hastası
oluyoruz, hamilelerde düşüğe yolaçıyor. İddia ediyorum, gıda
terörünün bu topraklarda öldürdüğü insan sayısı Pkk'dan fazladır.
*
Dolayısıyla… Bu hijyenik (!) bilincimizle, askerlerin zehirlenmesi değil,
zehirlenmemesi haberdir!

Yılmaz Özdil Kimdir?

2 Ocak 1965 tarihinde İzmir'de dünyaya gelen gazeteci ve yazar Yılmaz Özdil, Girit göçmeni bir anne ile Aksaraylı bir babanın olan olan Yılmaz Özdil, 1965 yılında İzmir'de doğdu. Çocukluk ve gençlik yılları İzmir'de geçti. İzmir Atatürk Lisesi'nin ardından Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Gazetecilik bölümünden mezun olmuştur. Mesleğe Yeni Asır gazetesinde muhabirlik yaparak başladı.

1994 yılında Milliyet gazetesine geçerek Yazı İşleri Müdürü oldu. 1995 yılında Sabah gazetesine geçerek Yazı İşleri Müdürü oldu. 1999 yılında Fatih Çekirge'nin genel yayın yönetmenliğini yaptığı Star gazetesinin kuruluşunda yer aldı. Star gazetesinden ayrıldıktan sonra Sabah gazetesine döndü ve ATV haber genel yayın yönetmenliği görevlerinin üstlendi. ATV ve Sabah'ın TMSF'ye devredilmesinin ardından Hürriyet gazetesine geçti. 2008 yılında Uğur Dündar'ın sunduğu Star Ana Haber bülteninin yayın yönetmenliğini yapmaya başlayan Özdil, Hürriyet'in üçüncü sayfasında yazmıştır. 15 Ağustos 2014 tarihinde Hürriyet'teki görevinden istifa etti.

10 Ekim 2014 tarihinden itibaren Sözcü gazetesinde yazmaktadır. Evli ve bir kız çocuk babasıdır.

Advert
DİĞER HABERLER

Nöbetçi eczaneler